- İslam şeriatının kolaylığı, hoşgörüsü ve ifrat ile tefrit arasında orta yolu benimsemesi ifade edilmiştir.
- Kul, bir işi yerine getirirken ne gevşeklik göstermeli ne de aşırıya kaçmalıdır; gücü yettiği ölçüde yapmalıdır.
- Kul, ibadet için en dinç olduğu vakitleri seçmelidir. Özellikle bu üç vakit, bedenin ibadet için en rahat olduğu zamanlardır.
- İbn Hacer el-Askalânî -rahimehullah- şöyle demiştir: Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- sanki bir hedefe varmak isteyen yolcuya hitap etmiş gibidir. Bu üç vakit, yolcu için en uygun vakitlerdir. Yolcuyu dinç olacağı vakit konusunda bilinçlendirmiştir. Çünkü yolcu, gece gündüz sürekli yolculuk yaparsa aciz kalır, yolculuğu tamamlayamaz. Ancak bu dinçlik veren vakitlerde yolculuk yaparsa, zorluk çekmeden devam etmesi mümkün olur.
- İbn Hacer şöyle demiştir: Bu hadiste, şeri ruhsatları kullanmaya işaret vardır. Çünkü ruhsat yerinde azimeti tercih etmek, aşırılığa kaçmaktır. Bu, su kullanmaması gereken bir durumda suyu kullanarak teyemmümü terk eden kişinin kendi kendine zarar vermesine benzer.
- İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Bu hadiste, peygamberliğin delillerinden biri vardır. Çünkü biz ve bizden önce yaşayan insanlar gördük ki, dinde aşırıya giden herkes sonunda tükenmiştir. Burada kastedilen, ibadette en mükemmele ulaşmayı istemenin yasaklanması değildir; zira bu, övülen şeylerdendir. Ancak, kişiyi bıkkınlığa götüren aşırılık, daha faziletli olanın terk edilmesine yol açan aşırı nafile ibadet, farzın vaktinde yapılmamasına sebep olan davranışlar yasaklanmıştır. Örneğin, gece boyunca (nafile) namaz kılan bir kişinin sabah namazını cemaatle kılmayı kaçırması veya sabah namazını güneş doğana kadar kılmaması gibi davranışlar buna dâhildir.